Chinese to English
这个价格我与他说了,他说没有钱赚 🇨🇳 | 🇹🇷 onunla konuştuğum bu fiyat o kazanmak için para yok dedi | ⏯ |
让他忌口,还有不让他多喝水 🇨🇳 | 🇹🇷 Ağzından kaçsın ve daha fazla su içmesine izin verme | ⏯ |
他今天会等你过去找他哦 🇨🇳 | 🇹🇷 Bugün gelip onu bulmanı bekliyor olacak | ⏯ |
今天他没有去做礼拜,但是他儿子去了 🇨🇳 | 🇹🇷 Bugün kiliseye gitmedi ama oğlu gitti | ⏯ |
他来过你的房间,可能你不认识他 🇨🇳 | 🇹🇷 Odana gitti, belki onu tanımıyorsun | ⏯ |
他也 🇨🇳 | 🇹🇷 O da | ⏯ |
他这个没有任何伤害吗?对人体 🇨🇳 | 🇹🇷 Hiçbir şeye zarar vermedi mi? insan vücudunda | ⏯ |
还有其他问题吗 🇨🇳 | 🇹🇷 Başka sorunuz var mı | ⏯ |
不知道,没有问他们,但是有很多外国人 🇨🇳 | 🇹🇷 Bilmiyorum, onlara sormadım ama bir sürü yabancı vardı | ⏯ |
然后他们会给你送过来 🇨🇳 | 🇹🇷 Sonra seni gönderirler | ⏯ |
他太累了 别叫醒他 🇨🇳 | 🇹🇷 Çok yorgun | ⏯ |
没有你说的那么多 🇨🇳 | 🇹🇷 Söylediğin kadar değil | ⏯ |
他说不能再夹坏钻杆了 🇨🇳 | 🇹🇷 Artık matkap borusunu kesemeyeceğini söyledi | ⏯ |
有没有有没有酒 🇨🇳 | 🇹🇷 Şarap var mı | ⏯ |
他告诉你,你的病没事儿 🇨🇳 | 🇹🇷 Sana iyi olduğunu söyledi | ⏯ |
我去过的有两个,其他的我不是很清楚 🇨🇳 | 🇹🇷 İki tane ye gittim ve diğerlerini de çok iyi tanımıyorum | ⏯ |
可能他有很多为难吧,我就不想强求他了 🇨🇳 | 🇹🇷 Belki bir sürü sorunu vardır, onu zorlamak istemiyorum | ⏯ |
他的孙子 🇨🇳 | 🇹🇷 Torunu | ⏯ |
跟他一样 🇨🇳 | 🇹🇷 Tıpkı onun gibi | ⏯ |
他年轻的时候去里面淘过金 🇨🇳 | 🇹🇷 Gençken altın almak için içeri girdi | ⏯ |